Bir insanın Dünya boyutundaki yaşamı sona erdiğinde beden toğrağa, o bedeni yöneten bilinç ise tekamülü ve frekansı doğrultusunda girmeye hak kazandığı boyuta yükselir! Bedeni üreten doğa bağımsız ama aynı zamanda da astral alemde işbirliği içinde çalışan bir yapıya sahiptir. Yani beden doğaya/toprağa aitken onu yöneten biliç ise astral boyutların bir parçasıdır. Beden, kendisini üreten ve ait olduğu doğa ile kurduğu iletişimi nefes ile sağlarken, aynen mevsimler gibi, belli bir ritme ve döngüye sahiptir; ta ki o bedeni yönetecek kişinin bilinci doğaya ait olan bedenin bu ritmini ve döngüsünü bozuncaya kadar!
Sorular ve Cevaplar 1
Nefes Koçluğu
Merhaba,
Çorbada tuzumuz olsun diye...
Varlık Alanında olduğumuz sürece yaşamı idame etmek ve bu hayatta dersler alabilmek adına zihnin kutuplaşmasına gereksinim vardır. Aslında, Varlık Alanı kendi başına bir kutuplaşma alanıdır zaten çünkü onun var olabilmesi için (+) ve (-) kutuplardan oluşan Işığın, sizin "Zihinsizlik" dediğiniz bizim ise "Esas Hiçlik Boyutu" ya da "Ana Kaynak" dediğimiz "O" boyutundan südur etmesi gerekir!
Varlık Alanına Çıkmış ve o alanda yaşamaya devam eden bir bilincin ulaşması gereken boyut zihinsizlik hali değil, olayların ardında yatan nedenleri anlayıp Yaradan'ın sırlarını çözmek ve bu yolla "O" na ulaşmaktır.
Sizin zihinsizlik dediğiniz yapı ancak meditasyon sırasında veya Evrensel (dini değil!) Miraca çıkıldığı zaman ulaşılabilecek bir boyuttur ki orada ne soru ne de cevap vardır artık. Bu boyut için biz deriz ki; "Akıl ve Mantık varlık alanında ne kadar değerli ve hayati ise Esas Hiçlik Boyutunda o kadar ölümcüldür!"