Nefes ve Diksiyon Sanatı

Nefes Koçluğu

Solunum aletimizin ödevi iki yönlüdür: Bir yönü, soluk almadır, soluk alarak dışta bulunan hava akciğerlere çekilir ve besinlerin yanmasını sağlayan oksijenin kanla değinmesi elde edilir.
 
Diğer yönüyse, soluğu vermekle, bu yanmadan ortaya çıkan karbondioksidin dışarı atılmasıdır.
 
Soluk alma sırasında, hava, burun boşluğundan geçip gırtlak, soluk borusu ve iki kalın bronş aracılığıyla akciğerlere gider. Soluk verme sırasındaysa, tekrar aynı yolu izleyerek çıkar.
 
Solunum organlarının sistemi, bir ağaç gövdesinin bir çok dallara ayrılmasına benzetilebilir. Gövde soluk borusu, iki kalın bronşa, onlar da, kendi aralarında bronş keseciklerine ayrılırlar. Akciğerler oldukça büyük iki organdır. (Normal ağırlığı, erkeklerde 1300 gramdır.) Akciğer kesecikleri alanına havanın kanla değinmesi sırasında değişirler. Eğer kaba taslak bir benzetme yaparsak, diyebiliriz ki, akciğerler havayla dolduğu zaman genişleyip, havayı bıraktığı zaman daralan büyük bir süngere benzer. Akciğerler hacimlerini kendi kendine büyültüp genişletemez.
 
Ancak bu genişletmeyi göğüs kafesi yönetir. Göğüs kafesi, vücutta omurganın, kaburgaların ve göğüs kemiğiyle bunları saran kasların oluşturduğu yürek ve akciğerleri koruyan boşluktur. Onun tabanı diyafram ile örtülmüştür. Diyafram alt yönü içbükey, üst yönü dışbükey durumunda çok yumuşak bir kastan yapılmış olup göğüs boşluğu ile karın boşluğunu birbirinden ayırır. Kaburga kemiklerinin kıkırdakları ve göğüs kasları yardımıyla göğüs kafesi genişleyerek göğüs boşluğunun hacmi çoğalır. Bu sırada diyafram da aşağı doğru alçalarak bu boşluğu daha çok büyültür. Denilebilir ki, göğüs boşluğunun büyüyüp yükselmesi, kaburga kemiklerinin hareketiyle paralel biçimde, diyaframın hareketiyle de dikey biçimde olur.
 
Akciğerler "akciğer zarı" (plevra) ile örtülmüş olup onun üstü de kaburga kemikleriyle çevrilmiştir. Akciğer zarının her biri sağ ve sol olmak üzere iki yaprakçıktan meydana gelir. Bunlardan biri iç organlar zarıdır ve akciğeri sarar; öteki çeper zarıdır, göğüs boşluğu çeperini kaplar. Bu iki yaprakçık, akciğer zarı veya plevra kovuğunu sınırlar.
 
Sonuç olarak akciğerlerin hareketi bir pompanın hareketine benzer. Göğüs kaslarının açılmasıyla kaburgalar ayrılıp diyafram alçalır ve zarlar da bu hareketi izlerler. Böylece akciğerler genişleyerek havayı çekerler. İkinci bir hareketle, çekilen havayı, göğüs kafesinin daralmasıyla dışarı verirler.
 
Yaşamımız sürüp giderken sürekli olarak soluk alıp veririz. Bu sırada soluk alırken solunum organlarımızın hareketini düşünmeyiz, bu iş kendiliğinden olur. Halbuki topluluk karşısında söz söyleyenlerin alıştırmalarla solunumunu geliştirmesi kesinlikle gereklidir. Bunu herkes de yapabilir ve böylece onu isteminin kontroluna uyan bilinçli bir hareket haline koyar.
 
Solunum için yapılan alıştırmalar göğsün de kuvvetlenmesine ve genişlemesine yardım eder. Bunun için vücudun gelişmesi bakımından da yararlıdır. "Göğüs jimnastiği" toplum karşısında söz söyleyenlere büyük yararlar sağlar. Vücudu fazla yormamak ve soluk soluğa gelmemek şartıyla, koşmak ve merdiven çıkmak gibi, solunumun gelişmesine yardım eden çalışmalar yapılabilir.

Hipnotik Telkin / Yaşam Koçluğu

Yaşam koçluğu ve hipnotik telkin gibi hizmetlerimiz için form aracılığı ile randevu alabilirsiniz.

Randevu Al