Konuşan İnsan
Nefes Koçluğu
İki çeşit nefes vardır:
Durağan nefes :
Akciğerlerin nefesi alması, vermesi, bir süre durduktan sonra tekrar alması ve vermesidir. Bu, yaşamak için bedenin yinelediği bir hareket zinciridir. Bu eylemler dizisi durduğu anda yaşam da durur.
Hareket halinde nefes:
Konuşurken, zorlu hareketler yaparken veya koşarken aldığımız nefestir. Bu durumda beden daha çok oksijen gereksinimi duyar. Ancak, yukarıda saydığımız eylemleri daha rahat bir biçimde gerçekleştirebilmemiz için nefes kapasitemizin de yüksek olması gerekir. Zorlu hareketler yaparken, koşarken ya da spor yaparken nefes kapasitemiz yeterli değilse çabuk yoruluruz. Yani, kondisyon denilen beden direncinin nefes kapasitesiyle yakından ilgisi vardır. Konuşmada da durağan nefesten daha çok nefese gereksinim vardır. Çünkü sesi oluşturan, tonun yoğunluğunu ve sürekliliğini sağlayan güçlü nefestir.
Nefes sorunu, ülkemizde daha yeni yeni gündeme gelmektedir. Oysa özellikle Doğu ve Uzakdoğu'ya bakacak olursanız nefesin binlerce yıldır gündemde olduğunu görürsünüz. Bu ülkeler sağlık açısndan sık sık nefesin yardımına başvururken bizim insanlarımızın neredeyse yüzde doksanı yanlış nefes aldığının farkında bile değildir.
Yanlış nefes alınca da nefesini yanlış kullanıyor. O kadar ki, sanatını nefesle gerçekleştirmeleri gereken pek çok tiyatro ve opera sanatçısının nefesini yanlış alıp, yanlış kullandıklarına tanık oldum. Yine üzülerek söylüyorum, ülkemizde, tiyatro ve opera sanatçısı yetiştiren kurumların bu konudaki eğitimi ya yetersiz ya eski yöntemlerle yapılmakta ya da hiç yapılmamaktadır.
Bir oyuncu ya da operacının en önemli donanımlarından biri sesi olmalıdır. Her iki sanatın da iyi, güzel ve etkileyici bir biçimde gerçekleşebilmesi için önde gelen ve ayrıcalıklı gereklilik sestir. Nefesiniz yeterli değilse bu yaşamsal gerekliliği nasıl elde edebilirsiniz? Yeterli sesi olmayan ya da sesini iyi kullanamayan opera ya da tiyatro santçısı istediği kadar yetenekli olsun, sanatında yarım kalır.
Yanlış nefes ya da nefesin yanlış alınması nefesin yalnızca göğüs bölgesiyle alınması demektir. Bunun nedeni de, nefes alış sırasında bel ve mide kaslarımızın görevlerini yapmamalarıdır. Bu görevlerin neler olduğunu bir süre sonra göreceğiz. Nefesimizi göğüsten aldığımız zaman havayı akciğerlerimizin üst kısmına çekmiş oluruz. Bu da almamız gerekenden daha az oksijenin akciğerlerimize girmesine neden olur. Çünkü akciğerlerimiz üstü dar, altı geniş bir koniye benzer. Göğüs nefesi almak, akciğerlerinizin üçte birinin ya da yarısının havayla dolması demektir.
Nefesi doğru almak, konuşma açısından olduğu kadar sağlık açısından da çok önemlidir. Yanlış nefes, tansiyon, migren, astım ve psikolojik bunalım gibi pek çok sağlık sorununa neden olmaktadır.
Anımsamaya çalışın, en son ne zaman derin bir nefes aldınız? Belki de anımsamıyorsunuz bile. Yeni yapılan bir araştırmada bir kişinin lenf bölgelerine kameralar yerleştirilmiş ve görülmüş ki o kişi doğru ve derin nefes aldığında bu bölgelerin sabunla yıkanıp temizlenir gibi temizlendiği gözlenmiş. Bu nedenle de konunun uzmanları, günde 2 litre su içmenin yanında en az 6-7 kez derin nefes almanın gerekli olduğu görüşünde birleşmişlerdir.
Nefesin yanlış alınıp yanlış kullanılması konuşma açısından birçok sorunlar doğurur. Nefesimizi doğru alıp doğru kullanamıyorsak tonsuz ve cılız bir ses çıkmasına sebep oluruz. Hele bir de gergin bir bedene sahipsek ve gırtlak, omuz ve boyun kaslarımızda gerginlik varsa, güzel ve rahat bir ton elde edemeyiz. Kasların gerilip gevşemesi organlarımızın hareket etmesine neden olduğu için nefes sese dönüşmeden önce sayısız yolla değişikliğe uğrar. Bu nedenle, ses ve nefesin dengeli bir biçimde kullanılabilmesi için kasların gevşek ve rahat olması gereklidir.
Konuşurken nefes cümle başında alınır. Eğer cümle uzunsa, anlamı bölmeyecek bir virgülden sonra alınır. Nefes alma bilincinden uzaksak bize nefesi bilinçaltımız aldırır. Bilinçaltımızın da nefes alma konusunda bize ne gibi sorunlar yaratacağı belli olmaz. Bu belirsizlik ve düzensizlik nefesin yanlış kullanımı nedeniyle pek çok konuşmacıya sorun yaratır.
Sözgelimi, cümleye başladınız ve cümleyi bitirecek nefesiniz var, ama bilinçaltınız devreye girip size cümlenin ortasında nefes aldırabilir. Cümlenin ortasında alacağınız nefes anlamı ikiye bölecektir. Sizi dinleyen kişi, anlamı toparlayana kadar siz ikinci cümleye geçtiniz, kişi ikinci cümlenin anlamını toparlayana kadar siz üçüncü cümleye geçtiniz, belki de bilinçaltının gereksiz uyarısıyla üçüncü cümlenin de ortasında bir nefes aldınız. Böylece sizi dinleyen kişiyle sizin aranızda amansız bir yarış başlayacaktır. Dinleyen kişi, cümle anlamlarını derleyip toparlamakta güçlük çekeceğinden yorulacak ve sizi dinlemekten vazgeçecektir.
Ya da, konuşma süreci içinde yeni bir cümleye başlayacaksınız ama cümleyi bitirmek için yeterli nefesiniz yok. Cümle başında nefes almanız gerektiği halde bilinçaltınız "Nefesin var, devam et" diyebilir. Nefes almadığınız için de cümlenin sonuna doğru nefesiniz tükenir ve sesiniz duyulmaz. Yani, cümlenin son bir ya da iki sözcüğünü söylememiş olursunuz. Oysa Türkçe'de cümle sonları çok önemlidir çünkü yüklem, yani eylem, cümlenin sonundadır. Oturdun mu ? Geldin mi ? Gittin mi ? Aldın mı ? Cümlenin sonunda nefesiniz tükeneceğinden eylemi ifade eden kelimenin üstüne yeterli vurgu yapılamaz ve cümlenin anlamını yok etmiş olursunuz.
Bugüne kadar pek çoğumuz, nefesimizi nasıl aldığımızı ve özellikle konuşurken onu nasıl kullanmamız gerektiğini düşünmemişizdir. Bu da çok doğal çünkü, şimdiye kadar hiç kimse bize, "Nasıl nefes alıyorsun ?" gibi bir soru sormamıştır. Ama, sanıyorum, şu anda, yavaş yavaş, nefes alıp verme konusunda düşünmeye başladık.
Çeşitli çalışma ve araştırmalarla bedenimize doğru nefes almayı öğretip, nefes kapasitemizin genişlemesini sağlayabiliriz demiştim. Ancak, doğru nefes almayı bedenin işleyişi içine oturtmak az da olsa zaman alabilir. Doğru nefes sistemi, bedenin işleyişi içine oturduktan sonra kendi kendine çalışmaya başlar. Yani, kişi hiçbir zaman, "Acaba ben şimdi doğru nefes alıyor muyum ?" diye düşünüp, kendini sürekli bir denetim altında bulundurmamalıdır.