Çocuğun Gelişiminde Nefes

Nefes Koçluğu

Çocuğun Gelişiminde Nefes
Yeni doğan bebekler ilk nefesleriyle beraber yaşama da merhaba derler. Bebeklerin ilk nefeslerinin hemen ardından oldukça yüksek sesle ağladıklarını ve daha sonra da bu yüksek sesle ağlamanın sanki sonsuz bir kaynaktan gelir gibi sesleri hiç kısılmadan devam ettiğini hemen hepimiz fark etmişizdir. Oysa bizler bırakın bağırarak hiç durmadan ağlamayı, iki üç saatlik toplantı trafiğinden, hatta tv başinda seyrettiğimiz heyecanlı bir maçtan sonra bile seslerimizin en az bir iki gün kısıldığına çok şahit olmuşuzdur.
 
Bebeğin içindeki bu sonsuz ses kaynağı nereden gelir: Aslında cevap çok basittir. Hepimizde olan ama kullanmayı ikili üçlü yaşlardan sonra unuttuğumuz ’’DİYAFRAM’’dan. Bebeğin yürümeye başlamasıyla beraber anne kucağından uzaklaşması ve yaşadığı küçük çaplı şokların da etkisiyle (düşme-kalkma gibi) ilk tepki olarak solunum şeklini değişir. Çünkü heyecanlandığımızda ya soluğumuzu tutar ya da doğuştan sahip olduğumuz diyafram nefesi yerine göğüsten hızlı ve derin nefesler alıp veririz. Bebek de benzer durumlarda ilk tepki olarak nefesini tutma ya da korkudan kaynaklı nefes döngüsünü diyafram solunumundan göğüs solunumuna doğru kaydırmaya başlar. Bebekken aldığı o derin ve kapasiteli diyafram nefesinin yerini, artık sığ ve kapasitesi düşük göğüs nefesleri almaya başlar.  
 
Nefes teknikleri dersleri diyafram kasımızı geliştirerek derin ve kapasitesi yüksek nefeslere geri dönmeyi ögretmektedir. Bir anlamda, kendi bilincimizin olumsuzluk  etiketi yapıştırdığı olaylardan dolayı bozulan diyafram nefesimiz bebeklik yıllarımızın nefes düzenine yeniden geri döner!.  
 
Nefes teknikleri konusunda ustalaşan insanlar, ilk önce burunlarından nefes alıp vermeyi, sonra da diyafram solunumunu ögrenirler. Sebebi ise çok basitir. Burundan alınıp verilen nefesler havadki partikül halindeki zararlı maddeleri, tozları, mikropları ve hatta doğal olarak bulunan radyasyonu bile tutar, akciğerlere giden havayı kuru ise nemlendirerek, soğuk ise ısıtarak ulaştırır. Geriye verirken de kandaki toksinlerin yaklaşık %’70’ini solunum yoluyla atarız.  
 
Çocuklar hem diyafram nefesinden uzaklaştıkları hem de fazla hareketli olduklarından ağızdan nefes alıp vermeye başlarlar ve akciğerlerine ve üst solunum yollarına bol mikroplu, bol virüslü, temizlenememiş, uygun nem ve sıcaklığa dönüştürülememiş havayı solurlar ve doğal olarak da hastalıklara daha açık bir bünye ortaya çıkar. Göğüs solunumu, kapasitesi düşük bir solunum olduğu için vücutlar oksijenden daha az faydalanabilmekte, gelişimi ve sağlığı için vücuda alınan her nefesin %’30’a yakınını kullanan beyinleri, alınan nefese oranı aynı olsa da, nefes kapasitesi düştüğü için artık daha az oksijenle yetinmek zorunda kalmaktadır.  
 
Çocuklarin ve büyüklerin nefes kapasitelerini arttırabilmeleri için derin diyafram solunumuna geri dönmeleri, nefes alıp verirken burunlarını yeniden devreye sokmayı ögrenmeleri gerekmektedir.
 
Diyafram ve derin nefes, çocukların hem fiziksel hem de duygusal sağlıklarına olağanüstü katkı yapacaktır…

Hipnotik Telkin / Yaşam Koçluğu

Yaşam koçluğu ve hipnotik telkin gibi hizmetlerimiz için form aracılığı ile randevu alabilirsiniz.

Randevu Al