Zaman, Madde, Hiçlik

Teknoloji sayesinde, yaşanan “gerçek zaman” öylesine hızlandırıldı ki zamanla ilgili algılardaki bu değişiklik her şeyin yaratıcısı olan düşüncenin ve bu düşüncenin gücüyle de Kainatlar nizamında meydana gelen veya gelecek olan (!) olayların inanılmaz bir şekilde hızlanmasına sebep oldu.
 
Bilgeliğin en temel değeri olan sabır, istediği hemen her şeyi birkaç saniye içinde elde etmeye başlayan toplumun bu yeni değerlerine esir düştü. Geçmişte, sevgiliye gönderilen bir mektubun haftalar süren yolculuğu göndereni de gönderileni de tevekküle mahkum edip onları hayal dünyalarının sınırlarında yaşamak zorunda bırakırken bugünün insanları cinselliğe de, repoya da, borsaya da birkaç saniye içinde ulaşır hale geldi. Düşüncenin ve de özellikle duyguların sabır denilen o biley taşıyla törpülenip sivri uçlarının yumuşatıldığı, Adem denilen kaba bilincin soyut değerlerle yaşamayı öğrenip bunlarla mutlu olabilme yetisi, yerini yaşamın her alanını istila eden ve adına “başarı” denilen sahte ve yanıltıcı bir değere bıraktı!
 
Modern zamanların insanı, adına “başarı” dediği kavramın cazibesine esir düşüp tüm yaşamı hemen sadece onunla değerlendirmeye başladı ve bu da beraberinde başarılı(!) ama alkolik işadamları, başarılı(!) ama uyuşturucuya esir düşmüş politikacılar, başarılı(!) ama 5 kez boşanıp 6ncı kez evlenerek mutluluğu yakalamaya çalışan sanatçılar veya başarılı(!) ama mutluluğu yaptırdığı 15nci estetik ameliyatıyla yakalamaya çalışan şarkıcılar üretti!?
 
Varlık nedenini, Sonsuz Yaradan’ın madde alemindeki en değerli parçası olduğunu, “O”nun gözleriyle baktığını, “O”nun kelamıyla konuştuğunu ve “O”nun nefesiyle can bulduğunu unutup göz ardı eden insan, parçası olduğu Sonsuz Yaradan’ın mutlak ve tartışmasız hali olan "Mutlak Soyutluk"a tamamen zıt bir anlayış ve bilinç hali içinde maddeye esir düşüp mutluluğu onunla yakalamaya çalışmaya başladı. Bu, yaşayabileceği tek ortam su olan bir balığın daha da güçlü(!) bir varlık olabilmek için karaya çıkıp altın peşinde koşmasına benziyordu ki böyle bir eylemin sonunun ölüm olması kaçınılmazdı!  
 
Oysa insan, parçası olduğu Ana Kaynak (Sonsuz Yaradan)'ın soyutluğuna ne kadar yaklaşırsa ancak o kadar yakalayabilir o mutlak iç denge halini; yani mutluluğu!
 
O, kopup geldiği sonsuz hiçlik aleminin "Hiçlik"i kadar Hiç, sonsuz soyutluğu kadar da soyut olmak zorundadır; maddeye mahkum olarak yaşamaya başladığı bu hayatta yaşamın sırrını çözüp gerçek mutluluğu tekrar yaratabilmek için!  “Mutluluğunuzun nedenleri eğer sizin dışınızdaysa bu asla gerçek mutluluk değildir” diyen biz gene deriz ki; “Ne mutlu tüm kudretiyle bir hiç olabilene.”
 
İşte gerçek mutluluk, Tanrısal tüm güçlerini geri kazanmayı başarabilmiş yani “Tüm kudretiyle bir hiç olabilmiş” ve "kul" denilen bedenin yani maddenin esaretinden kurtulup ait olduğu, içinden çıktığı ve parçası olduğu Ana Kaynak’ın yani Sonsuz Yaradan’ın sonsuz soyutluğuna tekrar uyumlanan varlıkların sahip oldukları bu bilinç halidir.
 

Hipnotik Telkin / Yaşam Koçluğu

Yaşam koçluğu ve hipnotik telkin gibi hizmetlerimiz için form aracılığı ile randevu alabilirsiniz.

Randevu Al