Merhaba,

 

Son günlerde basında sıkça yer alan ve sizin de kendi köşenizde işlediğiniz "Aleviler ve AKP" konusu ile ilgilisanırım bizim de birşeyler söyleme vaktimiz geldi. A.K.P'li bazı dostlar Anadolu Alevilerini kendi yanlarına çekme konusunda oldukça kararalı görünüyorlar. Anadolu Alevileri de laik,demokrat ve çağdaş bir Türkiye'nin vazgeçilmez unsurları olarak kalma konusunda kararlıyız. A.K.P, içindeki rengini kaybetmiş milletvekillerinden cesaret alarak Anadolu Alevi toplumunun, başta dedeler olmak üzere, geri kalan üyelerini de bir takım vaatlerle kandırabileceğini düşünüyor ama  Anadolu Alevileri de onların düşüncesinin tam aksine bu toplumun inancının satılık olmadığını düşünüyorlar.

 

AKP'li dostların derdi, ne yazık ki, Alevilerin inançlarını ve haklarını savunup yaşatmak değil onları kendi saflarına çekip "Uysal Müslümanlar" yapmaktır. Tamamen Batıni bir öğreti olan Anadolu Aleviliğini sıradan bir tarikat veya mezhep olarak görme hatası onlara bu cesareti vermektedir. Ne yazık ki aynı hatayı başta dedeleri olmak üzere tüm Anadolu Aleviler de yapmakta, bu da amacı belli olan bazı odaklara bu konunun üzerine gitme cesareti vermektedir. Oysa yanıldıklarını anlamaları için bütün yapacakları, bağlı olduğuna İNANDIRILDIKLARI Caferi mezhebinin gerçek üyelerinin yaşantılarına ve dünya görüşlerine bakmaktır!

 

Anadolu Aleviliğinin 4 Kapı-40 Makam sistematiğini bilmeyen ve Anadolu Aleviliğini sadece Tarikat Kapısı'ndan anlayıp yaşayan canlar ne yazık ki onun gerçek sırlarının içinde yattığı Marifet ve Hakk-i Kat Kapılarının varlığından bile haberdar değildir henüz. Haberdar olanlar da, bazı dedeler dahil, hiçbir zaman bilginin sahibi olmamış onun sadece taşıyıcısı olmuştur ne yazık ki!

 

Anadolu Alevilerini kendi içlerine alabileceğine inanan sevgili A.K.P'li canlar acaba bunu teklif ederken onların beraberlerinde ne gibi şaşmaz söylemler ve değerler getireceğini de biliyorlar mı?

 

1)" Onlar kıble tanımaz, bizim kıblemiz insandır der."

2)"Bizim abdestimiz alınmış namazımız kılınmıştır derler."

3)"Sevgi bizim dinimizdir başka dine inanmayız derler."

4)"Sazımız telli Kuran'dır derler."

5)"İnsan Kuran'ı Natık'tır (konuşan Kuran'dır) derler."

6)"Biz tapınmayız. Hakk Adem'dedir düsturu ile her birimiz Hakk'kın bir parçası olarak tüm varoluşu kutsarız derler."

7)" Onlar, En-el Hakk ("Ben Tanrı'yım) diyen ve İnsanı tüm Kainatın tek efendisi sayan bir inancın takipçileridir"

 

 

 

İşte yukarıda saydığımız tüm bu nedenlerden sonra A.K.P'li dostlar hala kendilerini Anadolu Alevilerine yakın görebiliyorlarsa(istisnalar olduğunu tabi ki biliyoruz), o zaman onları "tanımadan" önce Tanrı, İnsan ve Kainat ile ilgili inanılmaz sırları içinde taşıyan bu Batıni öğretiyi iyice araştırsınlar ve anlamaya çalışsınlar.Belki ondan sonra "Ben Tanrı'yım" diyen,"İnsan konuşan Kuran'dır" diyen ve "Sevgi bizim dinimizdir başka dine inanmayız" diyen bu Kızılbaşlara ne kadar yakın olup olmadıklarıyla ilgili daha sağlıklı karar verebilirler. Çünkü bu öğreti ateşten bir gömlektir. Her can onu giyemez ve ona dokunamaz. Tüm bu sözlerimizden sonra gene de Diyanet'in maaşını kabul edecek dedeler olursa bununla ilgili söyleyebileceğimiz şey de yeni çıkacak kitabımızdaki uzun bir şiirin iki dörtlüğü olacaktır:

 

 

Kim demiş dedelik peygamber soyundandır

 

Kim derse ki öyle büyük bir yanılgıdadır

 

Peygamber bile gelmezken peygamber soyundan

 

Olur mu hiç dedelik göbek bağıylan.

 

 

 

Soy diye andığın şey Batın'da gizli

 

Dedelik soyda ama soy peygamber bilinci

 

Eğer ulaşamamışsan Hakk Katı'na ve "O"na

 

Senin soyun sadece bir iz, göbek bağındaki.

 

Sevgi ve saygıyla...

 

 

 

Süleyman Diyaroğlu